• Medicana Samsun Hastanesi

ajansbilisim

Şeker Hastalarını İlaçtan ve İnsülinden Kurtaran Yöntem

Genel Cerrahi, Metabolik Cerrahi ve Obezite Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, Tip 2 şeker hastalığının dünyada giderek arttığını, başarıyla yapılan bu operasyonlarda hastanın hem ilaç hem de insülin kullanımından kurtulduğunu söyledi.

Tip 2 şeker hastalığının Dünya Sağlık Örgütü’nün verilere göre giderek arttığını, hastalığın ölümcül komplikasyonları başlı başına bir halk sağlığı sorunu olduğunu ifade eden Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi, Metabolik Cerrahi ve Obezite Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, bu sayının giderek arttığını söyledi.

Tip 2 şeker hastalığının mutlaka tedavi edilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “Şeker hastalığı tüm organları etkilemekte ve sinsi şekilde ilerlemektedir. Ayrıca şeker hastalığı ve neden olduğu problemleri çözmek için daha fazla ilaç ve tedavi uygulanmasına neden olmakta ve giderek artan sağlık harcamaları ise ülkelerin ekonomisine büyük yük getirmektedir. Şeker hastalığı mutlaka komplikasyonlar gelişmeden tedavi edilmelidir. Şeker hastalığı birçok hastalığa ve organ hasarına neden olmaktadır. Şeker hastalığı tıbbi adıyla diyabet; pankreassın ürettiği insülin yetersizliği ya da insülinin dokular tarafından kullanılamamasından kaynaklanır. Böylelikle insülin olmayınca hücreler şekeri kullanamaz. Kandaki şeker miktarı artar ve çok artması ise dokulara zarar verir. Zamanla diyabet genelde kötüye giderek pankreas tarafından üretilen insülin miktarı çarpıcı şekilde azalır.

İlk başata tedavide kandaki şeker miktarını normal düzeye getirilerek özellikle göz ve böbrek hasarını önlemektir. Normale gelen kan şekeri düzeyleri ölüm, İnme kalp yetmezliği ve diğer komplikasyonların gelişme riskini azaltır. Tip 2 diyabet tedavisinde ilk hedef kan şekeri düzeyleri normale döndürülerek septomların iyileştirilmesidir. Sonraki hedefler ise göz ve böbrek hastalığı gibi uzun süreli komplikasyonlarla sinirlere ve kan damarlarına zarı engellemektir” dedi.

İLAÇ VE İNSÜLİNDEN KURTULUN

Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL sözlerine şöyle devam etti: “Tip 2 diyabetin ilk adım tedavisi diyet ve egzersizdir. İlk adım tedavisi yetersiz ise pankreasın daha fazla insülin üretmesini tetikleyen ve insülinin daha çok işe yaramasına yardımcı olan, karbonhidratların bağırsakta emilimini azaltan ya da karaciğerde şeker üretimini azaltan ilaçlar hastaya verilir. Ancak ilaçlara rağmen ve yaşam tarzı değişiklerine rağmen kan şekeri kontrolsüz ise o zaman insülin tedavisine geçilir. Son zamanlarda obezite cerrahisindeki başarılar ve gelişmeler tip 2 diyabetin cerrahi tedavisi için umut olmuştur. Bu ameliyatlar tamamen kapalı (laporoskopik) yapılmaktadır. Bu ameliyatlar tip 2 şeker hastalığının tedavisinde ilaçlardan daha etkilidir ve hasta kullandığı ilaçları ve insülini bırakmaktadır. Bu ameliyatları obezite ameliyatlarından farklı tutmak gerekir. Bu ameliyatlar yeni ameliyatlar değildir. Bir kısmı 1970lerden beri yapılmaktadır. Yalnız laporoskopik cerrahinin gelişimi ile daha fazla yapılır hale gelmiştir.”

BÜYÜK ORANDA BAŞARI SAĞLANIYOR

Dr. Kerim Güzel açıklamasını şöyle tamamladı: “Bu ameliyatlarda amaç yiyeceklerin bir an önce ince bağırsağın ileum kısmına ulaştırılmasıdır. Ve ince bağırsakta özelliklede ileum da sindirim sırasında salınan GLP_1 hormonunu aktive etmekten geçmektir. Bu hormon pankreastan insülin üretimini artırmakta ve periferdeki insülin direncini kırmaktadır. Ayrıca, pankreasta insülin üreten hücrelerin arttırır böylelikle de kan şekeri normale gelir. Cerrahi tedavi insülin duyarlılığını artırdığı için diyabet süresi daha kısa olan ve insülin rezervi daha yüksek olan kişilerde başarı daha yüksektir. Hatta başarı yüzde yüze yakındır. Normalde bu ameliyatlardaki başarı oranı yüzde 85 ile 95 arasında değişmektedir. Yeni başlamış diyabet ve yeni insüline başlamış hasta için cerrahi tedavi başarısı yüzde yüze yakındır. Ameliyatların tamamı laporoskopik yapılmakta ve dünya standartlarında tedavi sunmaktayız. Şu ana kadar yaptığımız tüm hastalarda ilaçlar kesildi ve insülin kullanan hastamız yok.”

Haber Linki: http://www.milliyet.com.tr/seker-hastalarini-ilactan-ve-insulinden-samsun-yerelhaber-935510/

Kocaeli Üniversitesi Romanya’da Temsil edildi

26-28 Ekim 2018 tarihleri arasında ülkemizden ve dünyanın pek çok ülkesinden bilim insanlarının katılımı ile Romanya’da düzenlenen kongreye Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ahmet KÜÇÜK, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Prof.Dr. Mehmet YILDIRIM ve birçok akademik personel bu organizasyona katılım sağladı.

26-28 Ekim 2018 tarihleri arasında ülkemizden ve dünyanın pek çok ülkesinden bilim insanlarının katılımı ile Romanya’nın sanat, mimari ve ticaret üssü Bükreş’in hemen yakınındaki Targovişte şehrinde Valahia Üniversitesinin ev sahipliğinde Kocaeli Üniversitesi, ssTurkish Studies Dergisi ve Uluslararası Balkan Üniversitesi işbirliği ile dördüncüsü düzenlenen Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi (INCSOS IV), Uluslararası Akademik ve Uygulamalı Bilimler Kongresi (INTCACAS) ve Uluslararası Dil Eğitimi ve Öğretimi Sempozyumu (INSLET IV) üç sempozyum bir arada ve eş zamanlı olarak gerçekleştirildi. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr.Ahmet KÜÇÜK, Öğrenci İşleri Daire Başkanı Prof.Dr. Mehmet YILDIRIM ve birçok akademik personel bu organizasyona katılım sağladı. Kongre Düzenleme Komitesi Başkanları Çanakkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr.Yusuf AVCI, Kocaeli Üniversitesi Öğretim üyeleri Doç.Dr. Doğan YÜKSEL, Dr. Öğretim Üyesi Serhat KÜÇÜK 14 farklı ülkeden 110’nun üzerinde bildiri ile başarılı bir uluslararası kongre gerçekleştirildi.

Kerim Güzel konuşma yaptı

Düzenlenen organizasyonlarda etkinlik onur konukları olarak Romanya’nın Türkiye Büyük Elçisi  Osman KORAY ERTAŞ, Romanya-Türkiye Ticaret Odası Başkanı Tamer ATALAY ve Romanya ‘nın tanınmış akademisyenlerinden Suçi PUSKAS ve Diyabet Cerrahisi Uzmanı Op.Dr.Kerim GÜZEL konuşma yaptı.

Türk ulusuna teşekkür etmiştir 

Davetli konuşmacı olarak katılan; Romanya’nın yaşayan alimlerinden Tarihçi, Türkolog Mustafa Ali MEHMET, Romen ve Türk Millet tarihi hakkında açılış konuşmasını gerçekleştirirken,  “Balkan ülkelerinde de olduğu gibi Romenlerde bir damla Türk kanı olduğunu ve bu topraklarda Romen ulusu üç ilke halinde Türk ulusuna teşekkür etmiştir, birincisi EFLAK, ikincisi BOĞDAN, üçüncüsü ise dağların ötesindeki topraklar anlamına gelen ERDEL, bu üç ülke gelişmeye başladığın dönemde Osmanlı balkanlara gelir ve Romenler Osmanlı himayesini kabul etmesiyle Türkler ile Romenlerin ilişkileri başlamış oldu” şeklinde konuştu. Davetli konuşmacı olarak katılan; Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Ahmet Şükrü ÖZDEMİR ise Eğitimcilerin Sahip Olması Beklenen Sosyal Yeterlilikler konu başlığı ile ilgili sunumunu gerçekleştirirken, Türk Dili ve Edebiyatı Profesörü, Akademisyen Orhan SÖYLEMEZ, Türk Dünyası hakkında açılış konuşmasını yaptı.

Plaket verildi

Açılış konuşmaları sonrası ödül ve plaket törenine geçilmiş ve Kongre Genç Araştırmacı ödüllerine üniversite Öğretim Görevlisi Burcu YÜKSEL, Çanakkale Üniversitesi Araştırma Görevlisi Senem GÜRKAN, Düzce Üniversitesi öğrencisi Şerife ÖZDEMİR layık görülmüştür. Kongre Araştırmacı ödülünü ise Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Murat AĞARI ve Prof.Dr. Mücahit COŞKUN’a verildi. Bir festival havasında gerçekleştirilen Uluslararası Multidisipliner Çalışmaların sunulduğu bilimsel etkinlikte sunumlardan sonra, Transilvanya kültür gezisi yanı sıra Doç.Dr.Şemsettin Ziya DAĞLI Ebru ve Resim Sergisi, gerçekleştirdi. Eş zamanlı gerçekleştirilen kongrelerde Türkiye Romanya ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri arasında eğitim, siyasi, ekonomik ve ticari hususların değerlendirilmesi, Türk kültürünün özellikle Avrupa ve tüm dünyaya tanıtılması misyonu gerçekleştirilmiş ve iki üniversite arasında ikili erasmus öğrenci ve personel değişim programı anlaşmaları imzalandı.

Haber Linki: https://www.kocaelizirve.com/haber/sektor/kocaeli-universitesi-romanyada-temsil-edildi/168466.html

Samsun Büyük Anadolu’dan tip 2 diyabet tedavisi

Samsun Büyük Anadolu Hastanesi genel cerrahi uzmanları Samsun ve çevre illerde gerçekleştirdiği “Sağlık Konferansları”na devam ediyor. “Sağlık Konferansları”nın bir yenisi daha Ayvacık ilçesinde gerçekleştirdi. Konferansın açılış konuşmasını yapan Büyük Anadolu Hastaneleri Kurumsal İlişkiler ve İş Geliştirme Müdürü Fatih Esen ” ‘Tip 2 diyabet (şeker) ve obezite cerrahi yöntem ile tedavi edilebilir bir hastalıktır’ diyerek ilimiz ve çevre illerimizde bilgilendirmeye yönelik gerçekleştirdiğimiz sağlık konferanslarımızın bir yenisini daha gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Önce sağlık diyerek yollara düştük. İnsanlarımızın sağlıklı ve mutlu bir hayat sürebilmeleri adına özellikle tip 2 diyabet ve obezite tedavisinde neler yapılabildiğini herkese anlatmaya çalışıyoruz. Alanında uzman doktorlarımız tarafından verilen konferanslarımızda 10 binlerce kişiyle ulaştık. Yüzlerce hasta hastanemizde şifa buldu. Bu bizim gurur kaynağımızdır. Bu düşüncelerle siz değerli Ayvacıklı hemşehrilerimize hoş geldiniz diyor, katılımlarınızdan ötürü teşekkür ediyorum” dedi.

DİYABETTE ERKEN TANI ÖNEMLİ

“Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) nedir? Nedenleri, belirtileri ve tedavisi” hakkında konuşma gerçekleştiren Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Genel Cerrahi, Metabolik Cerrahi ve Obezite Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “Diyabet (şeker hastalığı) kişinin kan şekeri düzeyinin çok yüksek olmasına yol açan ömür boyu süren kronik bir hastalıktır. Sizde veya bir yakınınızda tip 2 diyabet varsa endişelenmeyin. Diyabet ciddi bir hastalıktır ancak uygun beslenme tedavisi, medikal tedavi, düzenli egzersiz ve diyabet eğitim ile sağlıklı, uzun bir yaşam sürdürebilmek mümkündür. Günümüzde tip diyabetin tedavisi vardır. Ayrıca kişiler yaşam tarzı değişikliği ile hayatlarını diğer insanlar gibi sorunsuz sürdürebilir. Diyabet tanısının erken konulması çok önemlidir çünkü hastalık erken evrede tedavi edilmezse gittikçe daha kötüleşir ve ölümlere bile sebep olabilir” diye konuştu.

“AMELİYAT SONRASI İNSÜLİN VE İLAÇLAR KESİLİYOR”

Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL sözlerine şöyle devam etti: “Diyabetin başlıca iki tipi vardır. Tip 1 ve tip 2 diye ikiye ayrılır. Tip 2 diyabet, vücut düzgün çalışması için yeterli insülin üretmediğinde veya vücut hücreleri insüline tepki vermediğinde meydana gelir. Bu insülin direnci olarak bilinir. Tip 2 diyabet tip 1 diyabetten çok daha yaygındır. Tip 1 diyabette ise vücut hiç insülin üretmez. Türkiye’de yetişkinlerin yaklaşık yüzde 90’ında tip 2 diyabet olduğu ifade ediliyor. Tip 1 diyabet genellikle 40 yaşından önce, sıklıkla ergenlik çağında gelişirken, tip 2 diyabet ise genellikle daha ileri yaşlarda ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Hastanemizde tip 2 diyabetli hastalarımıza laporoskopik metabolik cerrahi ameliyatı yapıyoruz. Hastanemizde 5 gün misafir ettikten sonra insülini ve ilaçları keserek taburcu ediyoruz. Çevrenizde tip 2 diyabetli varsa ameliyat için uygun olup olmadığı konusunda hastanemize gelerek gerekli tetkikleri yaptırabilir.”

Ayvacık ilçesinde bir düğün salonunda gerçekleştirilen konferansa Ayvacık AK Parti İlçe Başkanı Kadir Kızılkan, Ayvacık Milli Eğitim Müdürü Süleyman Ak, Ayvacık Gençlik ve Spor Müdürü Talat Aktaş, Ayvacık Sosyal Yardımlaşma Vakfı Müdürü Halil Kalaycı, Ayvacık Devlet Hastanesi Başhekimi Eşref Ergül, Ahmet Küçükbayraktar ve Büyük Anadolu Hastaneleri Kurumsal İlişkiler ve İş Geliştirme Müdürü Fatih Esen ve ilçe halkı yoğun katılım gösterdi.

Haber Linki: http://www.habergazetesi.com.tr/haber/126026/samsun-buyuk-anadoludan-tip-2-diyabet-tedavisi

Şeker hastalığı ameliyatlardaki başarı oranı yüzde 85-90’dır

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, tip 2 şeker hastalığının ameliyatla tedavi edilebileceğini söyleyerek şeker hastalığı ameliyatlardaki başarı oranının yüzde 85-90 arasında olduğunu aktardı. Op. Dr. Güzel’in ameliyatını gerçekleştirdiği 3 hastası da sağlık durumları hakkında bilgi verdi.

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, şeker hastalığı ameliyatları hakkında bilgiler verdi. Ameliyatların başarı oranı, kimlere ameliyat yapılacağı, nasıl merkezlerde ameliyatın gerçekleşmesi gerektiğini ve ameliyatta dikkat edilmesi gereken konular hakkında açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Güzel, ameliyatın kapalı şekilde yapıldığı söyledi. Ayrıca, şeker ameliyatı olan Soner Çetinkale (52) ve obetize ameliyatı olan Gülay Çetinkale (49) çifti sağlık durumları hakkında bilgi verdi. Yine şeker ameliyatı olan Aynur Neşe Ünal (51) ise ameliyat sonrası sağlığına kavuştuğunu belirtti.

Son zamanlarda şeker hastalığı cerrahi tedavisinin çok popüler ve çok sık yapılan uygulamalar arasında yer almadığını vurgulayan Op. Dr. Güzel, ”Mevcut tedavilerle kontrol altına alınamayan şeker, metabolik cerrahi ameliyatları yani şeker hastalığının cerrahi tedavisi için yapılan ameliyatlarla hem etkin kilo kaybı ve kilo kontrolü sağlanırken, diğer taraftan etkin kan şekeri kontrolü sağlanabilmekte. Bu ameliyatlardaki başarı oranı yüzde 85-90’dır. Azımsanmayacak kadar önemli başarılar sağlamaktadır” dedi.

”Hastanın insülin kullanıp kullanmaması bizim için anlam ifade etmiyor”

Her şeker hastasına bu ameliyatın yapılmayacağına dikkat çeken Op. Dr. Güzel, ”Öncelikle tip 2 şeker hastası olacak. Tip 2 şeker hastası olsa bile hala pankreasta insülin üreten hücrelerin var olduğu bir hasta olmuş olacak. Doğuştan var olan yani tip 1 şeker hastası dediğimiz ya da tip 1 şeker hastasının erişkin forumları var, onlarda bu ameliyatın hiçbir faydası olmayacaktır. Bizim bu ameliyatta yapmak istediğimiz durum; kişinin ürettiği insülini daha efektif daha kontrollü şekilde kullanımını sağlamaktır. Tip 1 şeker hastalarında insülin üretim gücü olmadığı için bu ameliyattan fayda görmeyeceklerdir. Tip 2 şeker hastaları bu ameliyattan fayda görecek hastalardır. Hastanın insülin kullanıp kullanmamasından ziyade ameliyat yapacağımız hastada insülin üretme kapasitesi nedir? Yani rezerv depoları var mıdır? Onu ortaya koymak. Onu ortaya koyduktan sonra ameliyata karar veriyoruz. Hastanın insülin kullanıp kullanmaması bizim için anlam ifade etmiyor. Önemli olan depoların durumudur” açıklamasında bulundu.

Ameliyatın risk durumunu değerlendiren Op. Dr. Güzel, ”Ameliyat kelimesi risk teşkil eder. Sıfır riskli ameliyatlar değildir. Çok abartıldığı kadar komplike işlemler de değildirler. Standart mide-bağırsak tedavisinde görülebilecek problemlerin aynısın görülebilme ihtimali vardır. Yani ani ölüm oranları binde 3’ün altındadır. Bu ameliyatın güvenli ellerde, güvenli merkezlerde çok düşük problem ve sorun olasılığıyla çok başarılı şekilde yapılabilir. Önemli olan doğru hasta, doğru merkez ve doğru hekim seçilmesidir. Bunlara dikkat edilirse bu durum sorunsuz şekilde atlatılabilinir” diye konuştu.

”Şeker hastalığıyla yaşamaya mahkum değilsiniz”

Ameliyatın nasıl gerçekleştiği hakkında bilgi veren Op. Dr. Güzel, ”Ameliyat kapalı yapılıyor yani açık cerrahi şeklinde yapılmıyor. Vücuda 4-5 tane küçük delikler açılıyor ve kamera yardımıyla yapılıyor. O yüzden hastanın sosyal yaşama dönmesi çok rahat oluyor. Çok fazla ağır ameliyatlar olmuyor. Neticede hasta dikkat etmesi gerekiyor. Ameliyat geçirdiği zaman yara yerlerinin iyileşmesi gerekiyor. Bu dönemde doktoruyla temasını kesmeyip yemesini ve diyetini ona göre ayarlaması gerekiyor. Hastayı taburcu etsek dahi kontrolümüzün dışına çıkmıyor. Metabolik cerrahi ameliyatlarıyla ilgili bizim iki tane sloganımız var; ‘Daha Özgür, Sağlıklı ve Mutlu Bir Yaşam için Metabolik Cerrahi ile Tanışın’, ‘Bizimle Bir Yolu Daha Var’ şeklinde. Yani şeker hastalığıyla yaşamaya mahkum değilsiniz. Şeker hastalığını mevcut tedaviler ile kontrol altına alınamadığında cerrahi doğru seçenektir” şeklinde konuştu.

12 yıldır şeker hastasıydı ameliyatla sağlığına kavuştu

12 yıldır şeker hastası olan ve şeker ameliyatı olan Soner Çetinkale, ”12 senedir şeker hastasıydım. 15 ay önce ameliyat oldum. Şuanda şeker rahatsızlığından kurtuldum. Araştırmalarım sonucunda bu ameliyatın Samsun’da yapıldığını öğrendim. Şeker rahatsızlığında kurtulmak için karar verdim, son çare olarak hocamızın eline teslim oldum. 15 aydır şeker olarak vücudumda şeker olarak bir şey kalmadı. Kendimi dengeleyip şeker rahatsızlığından kurtulmuş hissediyorum” dedi.

”Kilo vermeye başlayınca nefes alışım düzeldi”

Obezite ameliyatı olan Gülay Çetinkale, ”Kilo veremiyordum, insülin direnci vardı. Eşim ameliyat oldu 15 ay önce. Bizde Kerim bey ile konuştuk. En doğru çözümün bunun olacağına karar verdik, 20 gün önce ameliyat oldum. Şu anda çok iyiyim, kilo vermeye başladım. Kilo vermeye başlayınca nefes alışım düzeldi. Yürüyüşlerim düzeldi, dizlerimde problem yoktu. Kilodan dolayı çarpıntılarım vardı, onlar geçti. Şu anda çok rahatım ve çok mutluyum. İlaçlarla ve diyetle çözüm bulamıyorsanız en güzel yöntem cerrahi diyorum. Güvendikleri hekime giderek sonuca ulaşabilirler” ifadelerini kullandı.

Bir diğer şeker ameliyatı olan Aynur Neşe Ünal ise ”Ameliyat olalı 3 ay oldu. Tokluk şekerim 250-300 civarında gezerken, açılık şekerim 150-170 arasında geziyordu. Şuanda açıklık ve tokluk şekerim 100 civarında geziyor. Gayet güzel ve hiçbir sıkıntım yok. Başarılı bir ameliyat olduğunu düşünüyoruz. İyim, mutluyum ve sağlıklıyım. Önce daha çabuk yoruluyordum. Daha doğrusu enerji kısıtlığı ve kilo sorunumuz vardı. Şeker normale girdikçe kilo kaybımızda oluyor. Enerjimiz de yerine geliyor. Tiroit hastasıydım, o hormonlarım da düzene girdi. İlaçlarımı da daha düşük dozda kullanıyorum” dedi.

Haber Linki: https://www.iha.com.tr/haber-seker-hastaligi-ameliyatlardaki-basari-orani-yuzde-85-90dir-719530/

Şeker hastaları artık…

Metabolik cerrahi yöntemiyle tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaca olan bağımlığı ortadan kaldırılıyor.

öntem hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “İnsanlar hep soruyorlar, ‘şeker hastalığının cerrahi tedavisi mümkün mü?’ diye. Uygun hastalarda şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz” dedi.

Obezite ve Metobolik Cerrahi Bölümü Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaç çilesini bitirecek metobolik cerrahi yöntemi hakkında önemli bilgileri anlattı. Laparaskopik (kapalı) yöntemle metabolik cerrahi olarak tedavi uygulayan Güzel, hastaların bu yolla hem zayıflandığını hem de insülin ve ilaç kullanmadan sağlıklı kalabileceklerini belirtti. Dr. Kerim Güzel’e göre uygun hastalar ameliyat sonrasında insülin ve ilaçlardan kurtuluyor. İlaçlardan kurtulma süreci çoğu hastada ameliyattan sonra 3-5 gün içerisinde olurken, bazı hastalarda bu, 1 hafta veya 3-4 haftayı bulabiliyor. İyi seçilen hastalar insülin ve ilaçlarını bırakabiliyor.

“Şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz”

Metabolik cerrahi önemli bir konu olduğunu aktaran Güzel, “Metabolik cerrahinin tanımı tüm metabolik hastalıkların cerrahisi anlamı taşıyor. Günlük pratikte ki anlamı şeker hastalığının cerrahi tedavisi anlamı taşıyor. İnsanlar hep soruyorlar, şeker hastalığının cerrahi tedavisi mümkün mü? Uygun hastalarda şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz.” ifadelerini kullandı.

Şeker hastalığında cerrahi tedavi de hasta seçiminin mutlaka iyi yapılması gerektiğinin altını çizen Güzel, “Başarı tamamen hasta seçimine bağlı diyebilirim. Birinci hastanın özelliği Tip 2 şeker hastası olacak. Yani şu anlama geliyor. Kişinin hala vücudunda insülin üreten hücreler var ise iyi sonuçlar alabiliriz. İkincisi Tip 2 şeker hastası olsa bile hala insülin depoları yerinde olan ve üretebilen, pankreasa sahip olan hastalar fayda görecekler. Tip 1 şeker hastaları bu tedaviden faydalanamayacaktır. Çünkü onlarda mutlaka dışarıdan insülin almak zorundalar ve pankreasta ki insülin üretimi yok denecek kadar azdır ya da üretim yoktur” şeklinde sözlerine devam etti.

Kerim Güzel, genelde obezite ameliyatları da dahil olmak üzere bu gruptaki operasyonların 20 ile 65 yaş arasında yapılabileceğine dikkat çekti. Güzel, 65 yaş ve üzeri insanların ameliyat olmasında bir sakınca bulunmuyorsa tedavinin uygulanabileceğini söyledi.

Bu yöntemde amacın şeker hastalığının vücutta yol açtığı kötü ve olumsuz sonuçları kontrol altına almak olduğunu anlatan Güzel sözlerine şöyle devam etti: Ameliyat sonrasında bizim yaptığımız cerrahilerde daha önceden ilaç tedavileri, egzersizleri, diyetini, insülin ilacı kullanmış ama şeker oranını kontrol altına alamayan kişilere uyguladığımız ameliyatlardır. Amaç şeker hastalığının vücutta yol açtığı kötü olumsuz sonuçları kontrol altına aldığımız ameliyatlardır. Birçok şeker hastasında böbrek problemleri, görme kayıpları, sinir uçlarında iltihaplanma vardır. Eğer biz şeker hastalarında şekeri kontrol altına alabilirsek, hastayı böbrek yetmezliğinde, kalp ile yaşayacağı problemlerden, görme kaybından koruyabiliriz. Temelde ameliyatın faydası budur. Bütün tedavileri uygulamış başarı alamamış hastalar için ameliyat yüzde 90 üzerinde başarı oranıyla kan şekerini kontrol altına alabilmektedir. Her hasta için değil uygun hasta olması gerekmektedir”

Hasta hem kilo veriyor hem de şekeri kontrol altına alınıyor

Ameliyat sonucunda hastaya pozitif katkı sağladığını vurgulayan Güzel, insülin direncinin ortadan kalktığını ve yapamadığı diyetin yaptırıldığını söyledi.

Ameliyatlar nasıl yapılıyor?

Ameliyatlar hakkında bahseden Güzel, “Ameliyatlar tamamen kapalı yapılıyor. Eskiden yapılan büyük cerrahiler ve kesikler ile yapılan ameliyatlar değil. Endoskopik olarak 3-5 tane delikten girilecek yapılan ameliyatlar bunlar. Hastamızı ameliyattan 4 saat sonra kaldırıp gezdirebiliyoruz. Bir gün sonrada sıvı gıdalar ile beslemeye başlıyoruz. Hasta ağır iş yapmamak kaydıyla 1 hafta sonra kendi işini yapabilir hale geliyor. Ameliyat büyük kesiler ile yapılmadığı için daha erken sosyal yaşama katılım sağlanıyor” açıklamalarında bulundu.

Sonsuz yeme özgürlüğü yok

Güzel, operasyon sonrası sonsuz bir yeme özgürlüğünün bulunmadığını ancak diyete verilen önemin kısmi olarak ortadan kalktığını belirtti. Ameliyat olan hastanın yeme içme alışkanlığının değiştiğini anlatan Güzel, “Bu ameliyat sonrasında ameliyatlar yemeğe bakış açısı değişiyor. Çünkü ince bağırsaktaki hormonlar aktive olunca yeme dürtüsünde değişiyor. Çok sevdiği şeylerden uzaklaşabiliyor, veya çok erken doygunluk elde edebiliyor. Ekmeğe, pirince , karbonhidrata bakışına değişiyor. Sonsuz yeme özgürlüğü yok ama ameliyat öncesi kısıtlı miktarda yeme durumundan daha iyi bir duruma geçmiş oluyor. Hastaları kesin bir diyet ile taburcu etmiyoruz. 2 ay diyet listesi veriyoruz ama kişiyi Özgür bırakıyoruz. Örnek vermek gerekirse bir oturmaya bir porsiyon veya yarım kilo baklava yiyen şeker hastası bu ameliyat ile bir baklava yediğinde kendine yettiği düşünüyor. Doygunluk hissi veriyor” dedi.

Türkiye’de sağlık turizmini de olumlu etkiliyor

Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, bu yöntemi kullanmak için sadece yurt içi değil yurt dışından da hastaların talep gösterdiğini söyledi. Ameliyatı gerçekleştirdiği Samsun iline dünyanın birçok yerinden hasta geldiğini söyleyen Güzel sözlerine şöyle devam etti: “Hastalarımız memnun, bir hasta sonrasında geri dönüşü 2-3 hasta ile bize geliyorlar. Samsun Türkiye’de sağlık turizmde önemli bir merkez haline geldi. İspanya, Almanya, Kosova, Makedonya’dan birçok hastalarımız var. Hastalar yüksek şeker oranlarıyla gelip, hem ilaçlarından kurtulmuş hem de kilolarından kurtulmuş halde kontrole geri geliyorlar. Bu bizi fazlasıyla memnun ediyor. İnsanların sağlıklı yaşamına katkı sağladıysak bu bizim için çok büyük bir mutluluktur”

Haber Linki: http://www.haber7.com/saglik/haber/2403622-seker-hastalari-artik

Tip 2 Diyabet Tedavisinde Metabolik Cerrahi İle Büyük Başarı

Genel Cerrahi, Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, cerrahi tedavi ile tip 2 diyabet hasatlığından klinik olarak kurtulma ihtimalinin çok yüksek olduğunu söyledi.
Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, şeker diğer bir adıyla diyabet hakkında önemli bilgiler verdi. Samsun Büyük Anadolu Metabolik Cerrahi ve Obezite Merkezi doktorlarından Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “Ameliyatlar sadece tip 2 diyabet hastalarına uygulanmakta. Tip 1 diyabetle tip 2 diyabet tamamen birbirinden farklı iki hastalıktır. Tip 1 diyabette insülin üretimi hiç yoktur. Bu ameliyatları yapabilmemiz için insülin üretimi mevcut olmamalı. Tip 2 diyabette insülin üretimi vardır fakat vücut kullanamaz. Biz bu ameliyatlarla vücudun kendi ürettiği insülini kullanmasına yardımcı oluyoruz” dedi.

Sözlerine şeker hastalığı hakkında bilgi vererek devam eden Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “Şeker hastalığı (diabetesmellitus) eski çağlardan beri bilinen, hayat boyu süren bir hastalıktır. Ülkemizde yaklaşık 2 milyon şeker hastasının ve 1.5-2 milyon kadar da gizli şeker hastasının olduğu sanılmaktadır. Vücutta çeşitli organları etkilemesi ve bozması yanında yol açtığı sosyal ve ekonomik sorunlar nedeni ile modern toplumun sosyal bir hastalığı ve problemi olmuştur. Şeker hastalığı, pankreasta yapılan ve kan şekerini düşürücü bir işlevi olan insülin hormonunun yokluğu veya azlığı veyahut da etkisizliği sonucu oluşur. Kanda şeker (glikoz) seviyesi yükseldiğinde (örneğin yemeklerden sonra olduğu gibi) pankreastaki beta hücrelerinden insülin kana salınır. İnsülin vücutta çeşitli dokulardaki (karaciğer, kas ve yağ dokuları gibi) hücrelerde bulunan reseptör adı verilen insüline duyarlı alıcılara bağlanarak kandaki şekerin hücreler içine girmesine ve buralarda yakıt olarak kullanılıp enerji oluşmasına imkan sağlar. Vücutta insülin yokluğu ya da insülin var olduğu halde etkisiz bulunduğu durumlarda kandaki şeker hücreler içine giremez ve bu şekilde kan şekeri yüksek bir seviyeye çıkar. 2 tip şeker hastalığı vardır. ‘Tip I diyabet’te vücutta insülin eksikliği veya yokluğu söz konusudur” diye konuştu.

TİP 2 DİYABET

Tip 2 diyabetin oluş şeklinin ise tamamen farklı olduğunu belirten Güzel, “Kalıtım önemli bir rol oynar. Ailelerinde diyabet hikayesi olanlarda görülme şansı daha fazladır. (Özellikle 40 yaş üstündekilerde). Hastaların çoğu şişmandır. Tip II diyabette kandaki insülin düzeyi normal hatta fazla olabilir. Ancak insülinin vücut tarafından kullanılması bozulmuştur. Dolayısıyla şeker hücre içerisine giremez, kanda birikir ve kan şekeri yükselmiş olur. Tip II diyabetin tedavisinde en önemli faktör iyi bir diyet yapmaktır. Uygun egzersizlerde şekerin düşmesine yardımcı olur. Bu şekilde şekeri yeterince düşmeyenlerde kan şekerini düşürücü ağızdan verilen haplar hastalıkta önemli rol oynar. Tip II diyabetin belirtileri ise genellikle yavaş olarak ortaya çıkar. Bunların başlıcaları çok su içme, çok yemek yeme, çok idrar yapma, görme bozukluğu, el ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma, sık enfeksiyonlar, kaşıntı, yaraların geç iyileşmesi, iktidarsızlık (impotans)’tır.”

METABOLİK CERRAHİ NEDİR?

Metabolik cerrahinin tüm metabolik hastalıkların cerrahi ile tedavi edilmesi olduğunu belirten Güzel, şu bilgileri verdi: “Ancak klinik pratikte metabolik cerrahi tip 2 diyabet hastalığının cerrahi tedavisidir. Bir obezite ameliyatı değildir. Obezite ameliyatları ile karıştırılmamalıdır. Arasında farklar vardır. Tip 2 diyabet heterojen çok etkenli dinamik hastalıktır. Hastalığın gelişimi sadece hormonal olmayıp psikolojik ve çevresel faktörlerde vardır. Diyabette klasik tedavi eğitim egzersiz, diyet, ilaçlar ve insülindir. Fakat bu tedavi protokoller ile ancak diyabetli hastaların yüzde 20 sinin kan şekerini kontrol altına alınır. Hastaların ancak yüzde 7 iki yıl süre ile doktorunun önerilerine uyuyor.”

NİÇİN AMELİYAT

“Verilen diyet, egzersiz, insülin ve ilaçlar hastanın gününü kurtarmaya yöneliktir. Bir insanın ömür boyu egzersiz ve diyet yapması mümkün değildir. Yapılan çalışmalarda 3 yıl boyunca diyet ve egzersiz önerilerine uyan hastaların oranı yüzde 5 üzerinde değildir. Bu tedaviler kan şekerini kontrol altına almaya yöneliktir. Ancak cerrahi tedavi ile tip 2 diyabet hasatlığından klinik olarak kurtulma ihtimali çok yüksektir.”

AMELİYATLAR HER İKİ DİYABET TİPİNE YAPILIYOR MU?

“Ameliyatlar sadece tip 2 diyabet hastalarına uygulanmakta. Tip 1 diyabetle tip 2 diyabet tamamen birbirinden farklı iki hastalıktır. Tip 1 diyabette insülin üretimi hiç yoktur. Bu ameliyatları yapabilmemiz için insülin üretimi mevcut olmamalı. Tip 2 diyabette insülin üretimi vardır fakat vücut kullanamaz. Biz bu ameliyatlarla vücudun kendi ürettiği insülini kullanmasına yardımcı oluyoruz.”

BU AMELİYATLAR NASIL ETKİ EDİYOR

“Günümüz yaşamında belenme şeklimiz yemek yeme alışkanlığımız ve yiyeceklerin içerikleri şekli çok değişti. Fabrikasyon, rafinefastfood tarzı gıdalarla beslenmeye başladık. Bu tip beslenmenin olumsuz etkileri aslında sindirimin tamamlamamasıdır. Yiyecekler ince bağırsağın son kısmına gelmeden orta kısmında sindirimi tamamlamış oluyor. Ancak iyi huylu barsak hormonlarının aktive olup da tokluk hissi oluşması için besinlerin bu sindirim yolunun tamamını kat etmesi gerekiyor. Bu iyi hormonlar vücutta insülin duyarlılığını artır. Metabolik cerrahide bağırsağın son kısmıyla yiyeceklerin erken tanışmasını sağlamak ve insülin duyarlılığını artırmaktadır.”

KAN ŞEKERİ YÜKSEKLİĞİ NELERE YOL AÇAR

“Yüksek kan şekeri vücut için zehir anlamı taşır. Asıl etkisi damarlar üzerinedir. Damar harabiyeti yaparak kalp krizi felç, böbrek yetmezliği diyabetik ayak dediğimiz ayakta iyileşmeyen yaralar gözlerde problemlere yol açar.”

NE ZAMAN AMELİYAT KARARI VERMELİYİZ?

“Diyabette damar hasarı tanı konulmadan 2, 3 yıl önce başladığı kabul edilir. Hastalar bu dönemlerde çok önemsemezler, organ kaybı yoktur, şikayetleri kabul edilebilir düzeydedir. Hastalık yavaş ve sinsi şekilde ilerler. Yani aslın da her şey yolunda gibidir. Bu döne genelde 10 , 12 yıl kadardır. Bu dönemde insülin rezervlerini kaybederler. Hastalar ameliyat için klasik tedavi yöntemleri ile kan şekeri kontrol altına alınamaması veya organ hasarı bulguları başladıysa ameliyat önerilebilir. Organ hasarı olmamdan ve insülin rezervleri tüketilmeden yapılan operasyonlarda tedavi daha başarılıdır.”

METABOLİK CERRAHİ AMELİYATLARI NELERDİR

“Metabolik cerrahi olarak iki ameliyat vardır. Bunlar sleevegastrektomi + ilealtranspozisyon ve sleevegastrektomi + transit bipartition. İkisi de metabolik cerrahi operasyonudur ve 10 yıllık kan şekeri kontrolü yüzde 90 üzerindedir. Ben daha çok Brezilyalı doktor SergioSantoro’nun tip literatürüne kazandırdığı SG+ transit bipartition ameliyatını tercih ediyorum.”

METABOLİK CERRAHİ AMELİYATLARININ ORTAK ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

“Her iki ameliyatta da aslında yapılan işlem mide ve ince bağırsaklar üzerinde işlem yapılmaktadır. Bu ameliyatlarda amaç bir an önce yiyeceklerin ince bağırsağın son kısmına ulaştırılmasıdır ve böylelikle bağırsağın son kısmındaki iyi huylu hormonların aktivasyonu sağlanmaktadır.

Bu ameliyatlar obezite ameliyatları gibi restriksiyon (yiyecek alınımın kısıtlanması) ya da malabsotrsiyon (yiyeceklerin emiliminin bozulması) içeren ameliyatlar değildir. Ameliyatlarda özellikle transit bipetitiondaduodenum yani on iki parmak bağırsağı ve ince bağırsağımızın jejunum kısmı korunduğu için emilim problemi olmaz. Bir çok mineral, vitamin demir, kalsiyum buralardan emilir. Yani mide barsak sisteminin tamamı sindirim olayına katılır. Burada sadece ince bağırsağın son kısmı öne alınarak yiyeceklerle erken buluşması sağlanır.”

METABOLİK CERRAHİ AMELİYATLARI NASIL YAPILIR?

“Ameliyatları tamamen laporoskopik ( kapalı olarak) yapmaktayız. 5 ya da 6 adet 5 mm ya da 1 cm deliklerden karın girilerek yapılır. Ameliyat süresi 2.5 saat ile 4 saat arsında değişmektedir. Bu ameliyatlarda öncelikle mide tüpleştirilir. Birinci olarak mide de ghrelin salgılanan kısım çıkarılır. Ghrelin hormonu iştah arttırıcı etki vardır. İkinci olarak mide boşalım hızının artması nedeniyle ince bağırsaklara giden yiyecekler tokluk hissi oluşturur. İkinci olarak da ince bağırsağın son bölümü midenin alt kısmı bağlantılı hale getirilerek mideye ikinci çıkış verilir. Bu ameliyatta 5 yıllık takipte vitamine ihtiyaçları yüzde onun altındadır. Uzun vadeli takipte demir ihtiyacı görülmez. Hastaların yüzde 95 hiçbir ilaç takviyesi gerekmez.”

TRANSİT BİPARTİTİON AMELİYATININ AVANTAJLARI NEDİR?

“İntragastrik basınç düşer ve buna bağlı olarak tüp mide kaçakları minimaldir. Ayrıca mide içi basınç az olduğu için tüp mide dilatasyonu azdır. Endoskopla sindirim sisteminin tüm alanlarına ulaşılır. ERCP yapılabilir. Sindirim sistemin tüm alanları yiyecek geçişine ve emilime katılır.”

AMELİYAT NE KADAR GÜVENLİDİR?

“Elimizde 14 yıllık veriler var. Santoro 5 yıllık sonuçları 2012 yılında yayınlanmıştır. Hastaların beş yıllık takiplerinde yüzde 86 kan şekeri değeri ilaçsız remisyon sağlanmıştır. Kabaca bu ameliyatların başarısı yüzde 85 ile 95 arasında değişmektedir. Kilo kontrolü ise yüzde 74 dür. Ön raporları yayımlanan 8 yıllık sonuçlarda ise bu oranlar aynı şekildedir.”

AMELİYATTAN ÖNCE NE GİBİ TAHLİLELER YAPILIR?

“Ameliyat öncesi öncelikle pankreasın insülin üretme kapasitesi ve aktivitesi için C peptit ve insülin açlık ve tokluk miktarın, ayrıca diğer biyokimyasal tetkiklere bakılır. Bu anlamda hasta ayrıntılı bir incelemeden geçirilir.”

HER TİP 2 DİYABET HASTASI AMELİYATA UYGUN MUDUR?

“Her hasta uygun değildir. Burada önemli olan hastanın pankreastaki insülin üretme kapasitesi ve aktivitesidir. Eğer hasta yıllar içinde pankreası yorulmuş ve insülin üretemez hale gelmişse operasyondan fayda görmeyecektir. Böyle durumda vücut dışarıdan insüline ihtiyaç duyar.

Ayrıca 3 yıl boyunca ilaç tedavileri diyet egzersize rağmen hastanın kan şekeri kontrol altına alınamamış hastalar operasyona adaydır yani HbA1C 7.5 üzerinde olan hastalar. Bu ameliyatlar 18 ile 65 yaş arasına yapılmaktadır. Aynı zamanda 65 yaşın üzerindeki hastalar ayrıca değerlendirilir. Eğer performansları iyiyse ve ameliyattaki kazancın fazla olacağı düşünülürse değerlendirmeye alınır. Hastanın ne kadar bu ameliyatlardan fayda göreceği insülin rezervlerinin değerlendirilmesiyle anlaşılır.”

“METABOLİK CERRAHİ YÖNTEMİNİ BAŞARIYLA UYGULAMAKTAYIZ”

Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL açıklamasını şöyle tamamladı: “Sözlerime son verirken şunu da belirtmek istiyorum. Metabolik cerrahi artık Samsun’da da güvenle uygulanmaktadır. Metabolik Cerrahi Derneği Başkanı Doç. Dr Alper Çelik beyin yönettiği metabolik cerrahi çalışma grubu içinde yer almaktayım. Bizim sonuçlarımızda Alper bey ile birlikte yayınlanacaktır. Bu çalışmanın Samsun ayağında ben varım. Yukarıda anlattığımız gibi ilk önce hastalığımızın ne olduğunu ve nasıl yol izlememiz gerektiğini iyi bilmemiz gerekiyor. Bunun için mutlaka bir doktordan yardım almalıyız.”

Haber Linki: http://www.milliyet.com.tr/tip-2-diyabet-tedavisinde-metabolik-samsun-yerelhaber-1173098/

Şeker hastalarına güzel haber

Tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaç çilesi bitecek. Hastalara uygulanan metabolik cerrahi yöntemle tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaca olan bağımlığı sona erecek. Hastalar bu yolla hem zayıflayacak hem de insülin ve ilaç kullanmadan sağlıklı kalabilecek.

Metabolik cerrahi yöntemde başarı oranı uygun hasta olmasıyla bağlantılıdır. Bütün tedavileri uygulamış başarı alamamış hastalarda ameliyat yüzde 90 üzerinde başarı sağlıyor. Ameliyat için her hasta değil, uygun hasta olması gerekiyor.

Metabolik cerrahi yöntemiyle tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaca olan bağımlığı ortadan kaldırılıyor. Yöntem hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, “İnsanlar hep soruyorlar, ‘şeker hastalığının cerrahi tedavisi mümkün mü?’ diye. Uygun hastalarda şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz” dedi.
Obezite ve Metobolik Cerrahi Bölümü Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, tip 2 şeker hastalarının insülin ve ilaç çilesini bitirecek metobolik cerrahi yöntemi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Laparaskopik (kapalı) yöntemle metabolik cerrahi olarak tedavi uygulayan Güzel, hastaların bu yolla hem zayıflandığını hem de insülin ve ilaç kullanmadan sağlıklı kalabileceklerini belirtti. Dr. Kerim Güzel’e göre uygun hastalar ameliyat sonrasında insülin ve ilaçlardan kurtuluyor. İlaçlardan kurtulma süreci çoğu hastada ameliyattan sonra 3-5 gün içerisinde olurken, bazı hastalarda bu, 1 hafta veya 3-4 haftayı bulabiliyor. İyi seçilen hastalar insülin ve ilaçlarını bırakabiliyor.

“Şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz”

Metabolik cerrahi önemli bir konu olduğunu aktaran Güzel, “Metabolik cerrahinin tanımı tüm metabolik hastalıkların cerrahisi anlamı taşıyor. Günlük pratikte ki anlamı şeker hastalığının cerrahi tedavisi anlamı taşıyor. İnsanlar hep soruyorlar, şeker hastalığının cerrahi tedavisi mümkün mü? Uygun hastalarda şeker hastalığını metabolik olarak cerrahi tedavi edebiliriz” şeklinde konuştu.
Şeker hastalığında cerrahi tedavi de hasta seçiminin mutlaka iyi yapılması gerektiğinin altını çizen Güzel, “Başarı tamamen hasta seçimine bağlı diyebilirim. Birinci hastanın özelliği Tip 2 şeker hastası olacak. Yani şu anlama geliyor. Kişinin hala vücudunda insülin üreten hücreler var ise iyi sonuçlar alabiliriz. İkincisi Tip 2 şeker hastası olsa bile hala insülin depoları yerinde olan ve üretebilen, pankreasa sahip olan hastalar fayda görecekler. Tip 1 şeker hastaları bu tedaviden faydalanamayacaktır. Çünkü onlarda mutlaka dışarıdan insülin almak zorundalar ve pankreasta ki insülin üretimi yok denecek kadar azdır ya da üretim yoktur” şeklinde konuştu.

Amaç şekeri kontrol altına almak ve hastayı diğer şekerin yol açabileceği hastalıklardan korumak

Kerim Güzel, genelde obezite ameliyatları da dahil olmak üzere bu gruptaki operasyonların 20 ile 65 yaş arasında yapılabileceğine dikkat çekti. Güzel, 65 yaş ve üzeri insanların ameliyat olmasında bir sakınca bulunmuyorsa tedavinin uygulanabileceğini aktardı.

Bu yöntemde amacın şeker hastalığının vücutta yol açtığı kötü ve olumsuz sonuçları kontrol altına almak olduğunu aktaran Güzel, “Ameliyat sonrasında bizim yaptığımız cerrahilerde daha önceden ilaç tedavileri, egzersizleri, diyetini, insülin ilacı kullanmış ama şeker oranını kontrol altına alamayan kişilere uyguladığımız ameliyatlardır. Amaç şeker hastalığının vücutta yol açtığı kötü olumsuz sonuçları kontrol altına aldığımız ameliyatlardır. Birçok şeker hastasında böbrek problemleri, görme kayıpları, sinir uçlarında iltihaplanma vardır. Eğer biz şeker hastalarında şekeri kontrol altına alabilirsek, hastayı böbrek yetmezliğinde, kalp ile yaşayacağı problemlerden, görme kaybından koruyabiliriz. Temelde ameliyatın faydası budur. Bütün tedavileri uygulamış başarı alamamış hastalar için ameliyat yüzde 90 üzerinde başarı oranıyla kan şekerini kontrol altına alabilmektedir. Her hasta için değil uygun hasta olması gerekmektedir” diye konuştu.

Hasta hem kilo veriyor hem de şekeri kontrol altına alınıyor

Ameliyat sonucunda hastaya pozitif katkı sağladığın ı söyleyen Güzel, insülin direncinin ortadan kalktığını ve yapamadığı diyetin yaptırıldığını aktardı.

Ameliyatlar nasıl yapılıyor?

Ameliyatlar hakkında bilgi veren Güzel, “Ameliyatlar tamamen kapalı yapılıyor. Eskiden yapılan büyük cerrahiler ve kesikler ile yapılan ameliyatlar değil. Endoskopik olarak 3-5 tane delikten girilecek yapılan ameliyatlar bunlar. Hastamızı ameliyattan 4 saat sonra kaldırıp gezdirebiliyoruz. Bir gün sonrada sıvı gıdalar ile beslemeye başlıyoruz. Hasta ağır iş yapmamak kaydıyla 1 hafta sonra kendi işini yapabilir hale geliyor. Ameliyat büyük kesiler ile yapılmadığı için daha erken sosyal yaşama katılım sağlanıyor” açıklamasında bulundu.

Sonsuz yeme özgürlüğü yok

Güzel, operasyon sonrası sonsuz bir yeme özgürlüğünün bulunmadığını ancak diyete verilen önemin kısmi olarak ortadan kalktığını dile getirdi. Ameliyat olan hastanın yeme içme alışkanlığının değiştiğini dile getiren Güzel, “Bu ameliyat sonrasında ameliyatlar yemeğe bakış açısı değişiyor. Çünkü ince bağırsaktaki hormonlar aktive olunca yeme dürtüsünde değişiyor. Çok sevdiği şeylerden uzaklaşabiliyor, veya çok erken doygunluk elde edebiliyor. Ekmeğe, pirince , karbonhidrata bakışına değişiyor. Sonsuz yeme özgürlüğü yok ama ameliyat öncesi kısıtlı miktarda yeme durumundan daha iyi bir duruma geçmiş oluyor. Hastaları kesin bir diyet ile taburcu etmiyoruz. 2 ay diyet listesi veriyoruz ama kişiyi Özgür bırakıyoruz. Örnek vermek gerekirse bir oturmaya bir porsiyon veya yarım kilo baklava yiyen şeker hastası bu ameliyat ile bir baklava yediğinde kendine yettiği düşünüyor. Doygunluk hissi veriyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’de sağlık turizmini de olumlu etkiliyor

Dr. Öğr. Üyesi Kerim GÜZEL, bu yöntemi kullanmak için sadece yurt içi değil yurt dışından da hastaların talep gösterdiğini belirtti. Ameliyatı gerçekleştirdiği Samsun iline dünyanın birçok yerinden hasta geldiğini söyleyen Güzel, “Hastalarımız memnun, bir hasta sonrasında geri dönüşü 2-3 hasta ile bize geliyorlar. Samsun Türkiye’de sağlık turizmde önemli bir merkez haline geldi. İspanya, Almanya, Kosova, Makedonya’dan birçok hastalarımız var. Hastalar yüksek şeker oranlarıyla gelip, hem ilaçlarından kurtulmuş hem de kilolarından kurtulmuş halde kontrole geri geliyorlar. Bu bizi fazlasıyla memnun ediyor. İnsanların sağlıklı yaşamına katkı sağladıysak bu bizim için çok büyük bir mutluluktur” dedi.

Haber Linki: https://www.yenisafak.com/hayat/seker-hastalarina-guzel-haber-2781666

Hasta Ameliyattan Nasıl Uyanır?

Obezite ameliyatı olan hasta operasyonun bitiminde anestezi uzmanının gözetiminde tüm yaşamsal fonksiyonlarınız yakından izlenerek uyandırılır. Güvenli bir şekilde uyandırılan  hasta yarım saatten kısa bir süre gözlem altında tutulduktan sonra servisteki odasına alınır. Bu aşamadan sonra mümkün olduğunca derin nefes alıp vermeniz gerekiyor. Bu işlem  akciğer fonksiyonlarınızın korunmasını sağlar.

Yatağınızda ise belden yukarı tarafınız yükseltilmiş şekilde, yarı oturur pozisyonda yatmanız uygun olur. Buradaki amaç; bir an önce yatakta oturur hale gelmenizdir. Birkaç saat içinde de ayağa kalkıp odanızda birkaç adım atmanız, yürümeniz mümkündür ve hızlı iyileşmeniz açısından çok faydalıdır.

Ameliyat sırasında karın içine konulmuş ve ucu dışarı uzatılmış bu boru (dren) ameliyat sahasının kanama ve kaçak kontrolü amacıyla konulur birkaç gün tutulur. Bu burada herhangi bir can yakıcı durumla karşı karşıya kalmazsınız. Ameliyat sırasında ağızdan veya burundan mideye uzanan hortum (nazogastrik sonda) kullanılsa da ameliyat biterken hasta uyanmadan çıkartılmış olur.

İdrar sondası genellikle hasta uyuduktan sonra ameliyat başlarken takılır ve biterken uyanma esnasında çekilir. Ameliyatı nispeten uzun süren vakalarda sonda ameliyattan sonra da kalabilir. Ameliyatın ilk gecesinde, ameliyat sırasında karnın gazla şişirilmiş olmasından kaynaklanan ve birkaç saat süren omuz ağrısı ve minik kesilere bağlı hafif ağrılar olabilir. Bazı hastalara bulantı, öğürme olabilir. Bunlar ilaçlarla kontrol altına alınabilir. Saatler içinde rahatlama beklenir.

Ameliyattan çıktıktan sonra su içmeye başlama zamanı olarak tecrübelerimize bağlı olarak, ameliyattan sonraki günü tercih ediyoruz.

Obezite Tedavisinde Bariatrik Cerrahi

Obezite cerrahisinde uygulanan 2 tip ameliyat var. Bunların daha ilerisi kombine ameliyatlardır.

En sık yapılan midenin kapasitesinin küçülmesi ve az yiyecek girmesinin sağlanmasıdır ki buna örnek  Sleeve Gastrektomi  verilebilir. Diğreleri kombine ameliyatlardır. Hem yiyecek geçişi kısıtlanır hem de yenilen yiyecekten faydalanmaması sağlanır. Bunlar gastrik baypass’lar ve BPD (Bilio pankreatik diversiyon) ameliyatları örnek verilebilir.

Eğer hasta diyetisyene gidip mevcut tedavisini aldığı halde hala kilodan kurtulamıyorsa,cerrahi müdahale seçenek olarak düşünülebilir. Burada da hasta ile görüşülerek ve hastanın ihtiyacına ve yeme şekline göre yukarıdaki saydığımız ameliyatlardan birisi tercih edilir.

Bu ameliyatlar tamamen laporoskopik yani minimal invaziv tekniklerle yapılıyor. Yani;  3,4,5 ya da 6 delikten,  hastanın karnına teleskop yardımıyla girilerek yapılmaktadır. Böylelikle hastanın günlük hayatına ve sosyal ortamına daha rahat kavuşması sağlanmaktadır. Bu ameliyat ile hastanın ağrısı da daha az olmaktadır.

Doç. Dr. Kerim GÜZEL
Obezite ve Metabolik Cerrahi
0533 527 91 46 – 0544 552 76 44
info@kerimguzel.com.tr   |   www.kerimguzel.com.tr
Medicana International Samsun Hastanesi

Gastrik Bypass Ameliyatı Nedir?

Gastrik bypass ameliyatları ülkemizde ve dünyada zayıflamak için tercih edilen ameliyatların en fazla uygulananıdır. Ameliyat döneminde hayati tehlike oranı yüzde 1-2 civarındadır. Ameliyatın mantığı, sindirim sisteminde kestirme bir yol açılarak, gıdaların tam sindirilmeden sona doğru ulaştırılmasıdır. Ameliyatın ayrıca mekanik ve hormonal etkilerle iştah azaltma ve doyma hissini çabuklaştırma gibi özellikleri de vardır.

Burada temelde iki şey amaçlanır; Birincisi hastanın fazla yemesini kısıtlamak yani restriksiyon, ikincisi ise; hastanın yediği gıdaların bir kısmından faydalanmasını engellemek. Bu ameliyatlarda mideden 30 ya da 50 CC kapasiteli bir tüp yapılır. Mideden geri kalanı çıkartılmaz, karın içinde durur. Diğer taraftan da oniki parmak bağırsağı ve ince bağırsağın başlangıç kısmındaki belirli bir bölüm, yiyecek geçişine kapatılır ve böylelikle hastanın yediği gıdalardan faydalanmaması sağlanır.

Hasta bir yıl gibi bir sürede, fazla kilolarının yüzde 85-90’ını verir. Aynı zamanda eğer hasta diyabetse, diyabeti kontrol altına alınır. Tansiyonunda, uyku apne sendromu varsa da  bu ameliyat sonrasında düzelebilir.

İki tip gastrik bypass ameliyatı vardır.

Roux-Y Gastrik Bypass

Roux-en-Y gastrik bypass ameliyatı, obezite cerrahisi içindeki en etkili ameliyatlardan bir tanesidir. Kilo kaybı için yapılan bu ameliyatta laparoskopik bir şekilde, kapalı yöntemle mide küçültülür. Şişmanlık için yapılan önemli cerrahi tedavi yöntemlerinden biri olan bu ameliyatta yemeyi kısıtlayıcı bir faktör vardır. Hem de emilim azaltılır.

Mide zımba yöntemi ile küçültülür. Küçülttüğümüz mideyi ince bağırsağın başlangıç kısmına monte etmemiz gerekir. Bunu da zımba yöntemi ile yaparız.

Mini Gastrik Bypass

Midede uzun ince bir tüp yapılır. Midenin tamamı karın dışına alınmaz, yerinde durur.

Yaklaşık ince bağırsağın 200 santimlik kısmından bu tüple tekrar birleştirilir. Böylelikle hastanın yemesi kısıtlanmış olur. Diğer taraftan da 200 santimlik ince bağırsak kısmı yiyecek geçişine kapatıldığı için yediklerinin bir kısmından hastanın faydalanmaması sağlanır.

Bu iki ameliyat da tamamen kapalı yöntemlerle laporoskopik olarak yapılır.  Hastanede 3 ile 5 gün civarında kalınır. Bu ameliyatta etkin vezkalıcı kilo kayıpları sağlanır.

Bu ameliyatların dezavantajları ise; hastanın uzun vadede vitamin ve mineral ihtiyacına gerek duyabilir. Midenin bir kısmı içeride kaldığı içing eri kalan mide kısmı endoskopla görüntülenemez.

Doç. Dr. Kerim GÜZEL
Obezite ve Metabolik Cerrahi
0533 527 91 46 – 0544 552 76 44
info@kerimguzel.com.tr   |   www.kerimguzel.com.tr
Medicana International Samsun Hastanesi